29 Haziran 2008 Pazar

DÜN BUGÜN


Bizim zamanımızda diye başlayan her cümle de aslında serzeniş vardır , geride kalan her şeye özlemdir, aslında bugüne biraz sitemdir.
Mutlak geçen zaman içinde hayıflarımız hatalarımız oldu ama nedense maziden hatırımızda kalan hep güzel anılardır, belki onları hafızamıza nakşederiz belki bugün yok olanları orda anarız bilmiyorum fakat her birimizin diline gelen hey gidi günler hey cümlesi içimizde biraz hüzün yaratmaz mı?
İlerleyen zamanla eskiyen insan yenilenen teknolojiyle adapte zorluğu çekiyor desek görünen tablo pek öyle değil bana biraz yiten değerlere hayıflanma gibi geliyor, kendi zamanında aldığı evlenme teklifi,
İzdivac’ ınıza Talibim “Gayemiz aciz haneyi taciz etmek değil, bilakis şu efkarı umumiye de bir aile bacası tüttürebilmektir. Cevabınız nispetinde kalp-i harabemi tamir edeceğinizi umduğumdan dest-i izdivacınıza talibim efendim.” Olan biri belki kızının anne evleniyorum arkadaşım bana hadi evlenelim dedi demesine sitemde oluyor.

Eskiden Bayramlar da çoluk çocuk bir arada olup küçükler büyükleri ziyaret eder büyükler şık mendiller içine yerleştirdiği harçlıkları hediye ederlerdi, birlikte yapılan kahvaltılar yenen yemekler edilen sohbetler evin için de gerçek bir bayram havası estirirdi.
Belki bugün bayramın tatil olarak değerlendirilip herkesin bir yana savrulmasına üzülüyor insan.
Camdan cama yaşanan aşklar dokunmadan büyüyen sevdalar vardı, seni seviyorum demek hiç bu kadar kolay değildi aşk gerçekten aşka benziyordu hilafsızca yaşanan sevgi selleriydi, oysa bugün merhabadan sonra ikinci kelime nerdeyse nasılsın aşkım oldu, kim bilir buydu belki can yakan…
Anne babasının izni olmadan evlenmeye kendi rızası da olmayan bir nesil şimdilerde ön evlilik yapan gençlere bakarak ağlıyor belki de…
Kokulu zarflarla yolladığı mektupların yerini alan cep telefonu mesajları yada
E-mailler ruhunu okşamıyor, kolaylık diyor içinden büyük kolaylık ama, işte ama…
Gerçek dostum dediği insanların belki sayısı azdı ama dosttu onlar, her şeyini paylaşabileceği sırlarına ortak neşesine derdine ortak düştüğü yerde el veren dostlarına bakarak, bugün menfaat ve çıkarlar üzerine yapılanan sözde dostluklaradır gözyaşı.

Komşulukları akrabalıktan öte olan o zamanlara, olanın olmayana el verdiği her türlü ihtiyaçlarında birbirlerine destek olunduğu aynı mahalle sakinlerinin komşuluk anlayışını hatırlarken, bugün aynı site içinde barınan insanların birbirini tanımadan yaşamasına kahırdır geçmişi hatırlamak kim bilir.

Sokakta cıvıldayan çocuk seslerinin azalması oyuncakların da değiştiğini hatırlatır ona kendi bez bebeklerini makaradan yapılan tahta arabasını düşünürken torununun bilgisayarda eğlendiğini görmek o kadar da çabuk kabulleneceği değişim değildir işte.
Tüm ailenin bir araya toplanıp radyo piyeslerini dinledikleri gecelerde ne kadar heyecan duyduğu gelir aklına hele kışsa mevsim sokaktan geçen bozacıdan aldıkları bozanın tadını damağında hisseder bir an.
Şimdiyse her odaya yerleşen bir televizyonla herkes kendi havasındadır, kendi hayatını yaşamak derler adına… nasıl yaşamaksa.

Evet, paylaştığımız keyifler sahip olduğumuz değerler yok oldukça her birimiz kendi köşemizde kalmaya karar verdik birbirimizden uzak kalabalıklar içinde yapayalnız yaşamak oldu bu, demek istediğim yine radyoda piyesleri dinleyelim yine arabalarımızı makaradan bebeklerimizi bezden yapalım değil, sadece eğer aynı dünyayı paylaşıyorsak kültürümüz aynıysa üstüne üstlük bir de aileysek biraz düşünme zamanıdır.
İnsan maziyi hatırlamaya başlıyorsa yaşlanıyor demektir o halde yaşlanana sen ayrı kuşaksın senle anlaşamayız demek yerine daha mutedil yaklaşarak geçmişte edindiği deneyimlerden güzelliklerden paylaşabiliriz olmaz mı?
Olur…hem de çok güzel olur bizi bugün zenginleştiren aslında dündür dünden öğrendik bugüne geldik o halde bizden evvel öğrenene itibarsızlık niye?
Bugün kocaman evlerimizde yanımızda barındıramadığımız bize ihtiyaçları olan ana babalarımızı modern dünyanın huzur evlerine teslim ederken şartlar bunu gerektiriyor demek vicdan rahatsızlığının önüne geçemiyordur eminim.
Yaşadığımız bugün dünde kalacak ve biz onları anarken ağlamayalım tıpkı bizden önce yaşayanlar gibi güzellikleri hatırlayalım mazide geçmişin hüznü olsun sadece, yıktıklarımızın altında ezilmeden anlatacağımız hatıralarımız olsun, bizler de hey gidi günler hey derken sadece serzeniş zamana olsun kocaman kocaman hatalar yapmayalım ki torunlarımıza anlatacağımız güzel hikayelerimiz olsun…

Hiç yorum yok: